Svetlana Boym “Nostaljinin Geleceği” isimli kitabında, nostaljiyi farazi bir hastalık olarak nitelerken, “hafızanın duygusal topografyasında” kişisel ve tarihsel olayların genellikle birbirine karıştığından bahseder. Boym’a göre kolektif hafızayı ele almanın ve irdelemenin en doğru yolu dünyanın dört bir yanına dağılmış olan popülasyonla hayali diyaloglara girmektir. Eğer insanın en iyi hatırladığı şey salt kendi duygularının renklendirdiği hatıralarsa, tarih milyonlarca görecenin kesiştiği noktaların topografyasından ibarettir.
Berkay Tuncay, Merve Şendil, Hera Büyüktaşçiyan, Elçin Ekinci, Yeni Anıt, Suat Öğüt, Fatma Çiftçi, İrem Tok, Gökçe Süvari ve Umut Deniz Kırca duygusallığı günümüz koşullarına göre güncelleyerek hafızanın “düzensizliği”ni rasyonellik, aidiyet, geçicilik, mutlak ve kişisel gerçeklik kavramları üzerinden kurguladıkları hikayeleriyle anlatıyorlar. Tarih malzemesini kişisel yorumlarını katarak görselleştiriyor, izleyiciye sundukları görsellik üzerinden kişisel tarihlerine ait detayları ifşa ediyorlar. Toplu belleğin özelde sorgulanışında yarattıkları kurguya hangi mesafeden baktıkları ise sanatçının yarattığı ile süregiden hesaplaşması olarak karşılarına çıkıyor.
“Hafızanın Düzensiz Topografyasında” insan belleğinin yine insan eliyle acizleştirilişine bir karşı çıkış hikayesi. Parçalar alışılagelmişten farklı yorumlandığında bütünü değiştirmek mümkün müdür? Kolektifi kişisellere ayrıştırırken ne kadar objektif olunabilir? Gözlemci rolünü üstlenen sanatçı gözlemini aktarırken kişiseliyle kesişen noktalardan ne kadar uzaklaşabilir? Anlatıcı olarak sanatçının yarattığına mesafesi nedir? Mutlak bir cevap bulmak bahane…Hafızalarının düzensiz topografyalarında çıktıkları kişisel yolculuklarından paylaşmak istedikleri 10 farklı hikaye, 17 Şubat-11 Mart tarihleri arasında Rumeli Han’da izlenebilir.
------------------------------------
Opening: 17.02.2012 Friday 19.00
Exhibition Dates:
18.02.2012/11.03.2012
Svetlana Boym describes nostalgia as a hyphotetical disease in her book titled “The Future of Nostalgia” and tells personal and historical events are often mixed together in “the emotional topography of memory”. According to Boym, the most correct way of investigating the collective memory is to establish imaginary dialogues with population, spread all around the world. If the best and only thing that a person can remember is the memories coloured by his own feelings, history consists of a topography that intersects million points of relativity.
Berkay Tuncay, Merve Şendil, Hera Büyüktaşçiyan, Elçin Ekinci, Yeni Anıt, Suat Öğüt, Fatma Çiftçi, İrem Tok, Gökçe Süvari and Umut Deniz Kırca update “emotionality” in today’s circumstances, tell their fictionalized stories on “Irregularity of the mind” over the concepts of rationality, belonging, temporality, absolute and personal reality. They visualize the history material by adding their personal interpretations, reveal the details of their own histories over the visuality that is presented to audience.
“In the irregular topography of the mind”is a story of resistance againist the impoverishment of the human mind again by the humanity. Is it possible to transform the whole, when the fragments are unusually rendered? How objective can a person be while the collective is personally defragmentized ? How far can an artist, taking the role of an observer, distance him/herself with the personal whilst mediating his observation? What is the distance between the work and the artist as a narrator? It is no use to find an absolute answer...Ten different stories of personal journeys through the irregular topography of the mind can be seen between February 17th and March 11 in Roumelie Han.
Yanlızlıktan arada bir içime pusuyorum ya
İşte o zamanların en böyle pis havalılarından birinde ilk
gördüğümde onu,
olağan üstü bir sessizlik havayı her soluduğumda burnumdan
içeri beni yaşatmaya doluyordu.
Etrafı abuk subuk ağaçlarla çevrili bir havuzun başına gelip
sırtımı suya çevirdim.
Fırlattım kendimi geriye.
Sonra aniden uyandım.
Karanlıkta tuvaletin yolunu bulamadım.
O geldi yanıma
Sonra ateşin de izniyle onun en büyük alevlerde yanışını
izledim.
İşin kötü tarafı etini de yiyemedim.
Onsuz da hayatta kaldım ama hala açım.
Öyleyse hangisiydi osman?
Hani bir kulağı uzun olan.
2012
Music by Erkin Gören